DÜŞ'le ilk buluşma

DÜŞ'le ilk buluşma

7 Temmuz 2010 Çarşamba

MELİS, kızım ve ben !!


Nehir küçükken herşey ne kadar kolaydı benim için... Okuduğumda seveceğini düşündüğüm kitapları ben seçiyordum, o ise tadını çıkartıyordu. Biraz daha büyüdüğünde kendi seçimlerini yapsın diye beraber kitapçıya gitmeye başladık. Çocuk kitaplarının bulunduğu bölümde yere oturup nerdeyse her kitabı inceleyip, saatlerce içerde kalıyorduk. Sonra da elimiz kolumuz dolu çıkıyorduk. O dönem, Nehir'in kız ve erkek diye iki ayrı cinsiyet olduğunu, kızların prenses, erkeklerin prens olması gerektiğini düşündüğü yaşlardı. Renkleri tanımaya başladığından beri mavi seven kızım, artık içinde şeker pembeleri, tüller, pırıltılar olan şeylerin yaşıtlarınca daha çok beğenildiğini görmüş, ilgisini bu yöne çevirmişti. Haliyle, hızla hayatımıza prenses kitapları girmeye başladı. Giyim tercihi de o yönde değiştiğinden, sabahları biz daha yüzümüzü yıkamaya anca enerji bulabilmişken Nehir süslü elbiseler, sıcak da olsa güzelliğini tamamlaması için renkli külotlu çoraplar, tokalar, kolye ve takılarla kahvaltı masasında ki yerini alıyordu. Anne baba olarak bizim son derece rahat giyimimizle Nehir'in süslü giyimini karşılaştırınca, kendimi saraydan çocuk evlat edinmişim gibi hissediyordum!!

Yapı olarak prenseslikten çok haşarı ahçı yamağı tiplemesine daha uygun olduğumdan olsa gerek, bir süre sonra bu prenses kitapları, CD'leri, pembeler, parıltılar, fazla şeker yemiş etkisi yapmaya başladı. Tam da o dönemde, Mandolin Yayınları'nın Melis serisiyle tanıştık. Yanımda Nehir yokken dolaştığım bir kitapçıda görmüş, Melis'in haşarılıklarına, kardeşiyle ve ailesiyle ilişkisinde ki safiyane hinliklerine bayılmıştım. O saate kadar okuduğumuz, 16 yaşına gelince biranda hayatlarının erkeğini bulan ve bir ömür refah ve mutluluk içinde yaşayan prenses hikayelerinden oldukça uzak bir karakterdi Melis. O büyülü pembe dünyalara inat, çok gerçekti. Melis 6-7 yaşlarında, fırlama bir kız çocuğuydu. Bir kere çok akıllı ve çok yaratıcıydı. Kardeşi olduktan sonra, hem kendisine yapışık ve istem dışı verilmiş bir sorumluluk olarak taşıdığı kardeşinden sıkılması, hem de çok naifçe kardeşini sevip, hep onun iyiliğini düşünmesi çok etkileyiciydi. Evde yaptığı yaramazlıklarsa çok eğlenceliydi. İçinde prenses olmamasından ve Melis'in prenses kıyafetlerini hiç sevmemesinden dolayı, Nehir önce pek ısınmadı Melis'e. Ancak okudukça, o da çok eğlenmeye başladı. İlk aldığım Melis'ten sonra, diğer 4 kitabı da zevkle okuduk ve her birinden ayrı keyif aldık. Nehir için hala Melis'ler ayrı bir yere sahiptir. Hernekadar şık ve güzel bulmasa da, Melis'in haşarılıkları onda da bağımlılık yarattı anlaşılan. Bana gelince, DÜŞEVİ için kitap seçerken ilk sırada seçtiğim kitaplardandır Melis serisi ve gelen herkese de tavsiye ettiğim. Hem içinde anafikri olan, altyazılarla, çocuğun gözüne sokmadan ve nasihat etmeden güzel davranışları öven, hem de bunu yaparken içinde muzur bir gülümsemeyle karşısındakinin çocuk olduğunu unutmayan bir anlatımı olduğundan, herkesin de severek okuyacağını düşündüğüm bir seri. Serinin kitapları şöyle:

* Melis'in Kardeşi Oluyor *bu kardeş fikrine herzaman sempatiyle yaklaşan ve kendinden küçüklere ayrı bir düşkünlüğü olan kızımın favorisi

* Melis Okul öğretmeni *keşke herkesin öğretmeni Melis'in kardeşine karşı olduğu gibi düşünceli, eğitici, öğretici olabilse!!

* Melis ve Saçmalıklar *saçmalıkların her biri ayrı ayrı eğlenceli!!

* Melis'in Çılgın Gecesi *kendini gelen misafirlere göstermek ve birinciliği kardeşe kaptırmamak için elinden gelen herşeyi yapan bir minik dehanın çok eğlenceli öyküsü

* Melis'in Doğumgünü *bu benim favorim, kaç kere okudum bilmiyorum ama hala okurken çok eğleniyorum!!

Çocuklara kitap okuyan büyüklerin de okudukları kitaptan zevk alma hakkı vardır diye düşüyorum ve oyumu Melis'e veriyorum!!

İçinizdeki haşarı çocuğun herzaman bir oyun alanı bulabilmesi dileğiyle,
DÜŞEVİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder