DÜŞ'le ilk buluşma

DÜŞ'le ilk buluşma

22 Temmuz 2010 Perşembe

ÇOCUK MU DAHİ Mİ?


Dün Düşevi'mize yeni kitaplarımız geldi!!

Her yeni kitap geldiğinde heyecanlanıyorum, hepsini teker teker bankonun üzerine dizip seviyorum, sayfalarını karıştırıyorum, ilgimi çekenleri o yığının arasında kaybolup okuyorum, oyuncaklıları karıştırıyorum, her birine dokunmaya doyamıyorum. Bu duygunun geçmişimde ki izdüşümü Ankara'da geçen çocukluğum ve ilk gençliğimde saklı. İlk açılan ve benim dönemimdeki herkesin buluşma, konuşma, uğrak mekanı olan DOST Kitapevi'nin daracık raflarının arasında, yeni gelen kitapların içinden kendime o ay alacaklarımı seçerken, bir kısmını bir sonra ki aya bırakırken hissettiğim hüzün, çıkarken elimde tuttuğum mavi beyaz Dost poşetinin içinden beni çağıran kitaplar... Çıkışta ilk bulunan kafeye veya pastaneye gidip koyu bir kahve eşliğinde okunmaya başlanacak ve muhtemelen eve dönüşte de otobüste, minibüste elden bırakılmayacak kitaplar.

Kendi seçimim dışında ki kitaplarsa, okulda ki ders kitapları haricinde, evde ki kitaplığımızın raflarında kallavi bir yere sahip olan ansiklopedilerdi. Benim favorim ciddi siyah cildiyle Meydan Larousse ve ona göre daha renkli duran resimli Gelişim Hacette'ti. O zaman internet diye birşeyin hayalini bile kuramadığımızdan, bütün ödevler bu iki kaynaktan toparlanarak yapılır, güvenilirliğinden hiç şüphe edilmezdi. Bizim için (genelleme yapmayayım, en azından benim için)bu ansiklopedilerin tek amacı okul ödevlerini yapmaktı. Çok nadiren de olsa ödev için araştırma yaparken gözüme çarpan birşeyi merak edip okuyunca, "birara şu koca ansiklopedileri bir de kendi merakım için karıştırayım" derdim, ama o fırsat nedense hiç yaratılmazdı!

İşte dün gelen kitaplara göz atarken, aklıma soğuk yüzlü, siyah ciddi ciltli ansiklopedilerde ki sıkıcı ödev araştırmaları geldi birden. Şimdi ki kitapların en büyük farkı bilgi vermekten önce o bilgiyi çocuğun almayı istemesi için albenili tasarımlarda olmaları. Özellikle bir tanesi beni uzun zaman oyaladı: Mandolin yayınlarından çıkan "VÜCUDUM" kitabı. Kitap demeye dilim varmıyor, çünkü inanılmaz bir emek harcanarak ve nerdeyse basitleştirilmiş bir dille yazılmış bir tıp kitabı içeriğinde ve üç boyutlu tasarımıyla, bence müzelik bir eser. Benim zamanımda bu kitap evimizde olsaydı, eminim seçtiğim meslek çok daha farklı olabilirdi!! Hızımı alamayıp akşam eve dönüşte karşı komşum olan doktor çifte de kitabı anlattım ve üçümüz birden ağzımız bir karış bu "acayip" kitabı konuştuk.

Çocukların algıları arttıkça, görsellik de ön plana çıkıyor sanırım. Öğrenmenin yolunun görmek, dokunmak ve duymaktan geçtiğini düşünürsek, çocukların düz yazı bir kitaptan teorik olarak alacakları bilgiden çok daha fazlasını bol resimli, atraksiyonlu bir kitaptan almaları kaçınılmaz. Bu anlamda kitapların da şekil değiştirmesi, yazılıdan görselliğe doğru kayması çok da olumlu bir gelişme bence. Böylece bilinmeyen konular teorik bilgi olmaktan çıkıyor, gerçek ete kemiğe bürünüyor adeta. Fakat yine de kafamı kurcalayan birşey var; acaba bu kadar fazla bilgi vererek, bu kadar fazla bilgiyle donatarak yetiştirdiğimiz çocuklarımız daha küçük yaşlarda (ki buna oyun çocukları deniyor) birer dahiye mi dönüşüyorlar? 6 yaşında ki kızım geçen gece uyumadan önce beni kara deliklerle ilgili soru yağmuruna tuttu ve ben ikinci sorudan itibaren gevelemeye başlayarak daha şimdiden 6 yaş seviyesi genel kültürden sınıfta kaldım!! Sonra kendi 6 yaşımı düşündüm ve şimdiki çocukların bildiklerinin yarısını bile o zaman (hatta şimdi de!) bilmediğimi farkettim. Çocuklara bilgiyi daha kolay bir formatta sunmak iyi de, acaba bu kadar bilgi sunmak iyi mi, bir türlü emin olamadım...

Yine de ilgilenene duyurulur; Vücudumuz kitabı kaynak kitap olmanın yanısıra, insanın kütüphanesinde gururla yer ayırabileceği ve her eline alışta yeni birşey öğrenebileceği bir eser. Nacizane kendi çektiğim bir fotosunu sayfaya koyuyorum, ancak bu foto aslının yakınından bile geçemez farkındayım.

Sevgiyle,
DÜŞEVİ

2 yorum:

  1. bu fevkalade kitap ve bu harika yazı nasıl böyle yorumsuz kaldı hayret !
    kitabı tasarlayanlarıda, bu güzel yazıyı yazıp bizlerle paylaşan sizide tebrik ediyorum.
    Sitenizi ve yazılarınızı bulmuş olmaktan mutluluk duydum.
    sevgiler
    esma

    YanıtlaSil
  2. çok sevindim beğenmenize, gerçekten de güzel kelimesinin az kaldığı kitaplardan birisi...
    sevgiler
    :)

    YanıtlaSil